İLÇEMİZ TARİHİ

İLÇEMİZ TARİHİ

11.01.2013 5239

Havran adının kökeni nereden gelmektedir?

 Havran Osmanlı dönemi kaynaklarında “Haran Eli”,“Franeli” veya “Viraneli” şeklinde geçmektedir. Ankara Savaşı’ndan sonra Timur’un askerleri Şah Nureddin komutasında Balıkesir ve Edremit taraflarını,özellikle Havran’ı tahrip etmiş, bu yüzden şehre “Viraneli” adı verilmiştir. Bir başka görüşe göre "Kasaba eski bir şehrin kalıntıları üzerine kurulduğu için bu isim verilmiştir." denilmektedir. “Havran” isminin anlamı “ dönmek, eksilmek, su çalkalanmak, yıkamak ve beyazlatmak” anlamındadır.

Prehistorik Dönemde Havran:

Havran çevresinde prehistorik(Tarih öncesi) kültürün aydınlanmasında rol oynayan en önemli yer “İnönü Mağaraları” dır. Havran ilçesinin yaklaşık 8 km. Güney doğusunda yer alan İnönü mağaraları 381 m. rakımlı, Havran çayının kuzeyinde yer almaktadır. Mağaralarda yapılan araştırmalar neticesinde Bakır devrine ait olduğu tahmin edilen siyah çömlek ve küçük boy değirmen taşları, kap kırıkları, seramik parçaları, çakmak taşı ve kemik eşya tespit edilmiştir.Aşağılara inildikçe malzemenin kahverengi ve siyah perdahlı, tek ve kazıma çizgi süslü seramiğe döndüğü görüşmüştür.Çakmak taşından yapılmış olan ok uçları ve yonga aletleri üzerinde Poleolitik devir tekniğinin açık izleri görülmüştür.Taş Devri ve Maden Devrine ait buluntulardan anlaşıldığına göre M.Ö. 50,000 yılından itibaren Havran çevresinde yerleşim izleri görülmektedir.

Mysia ve Mysialılar: Bölgemiz antik çağdan itibaren “Mysia” olarak anılmaya başlanmıştır.Mysia şehirleri şunlardır: Bergama, Adramitium, Enjisa, Esus, Truvat, Antandros, Gargar, Askamender, Blaudos, Adriyanotere, Havran. Tabiat kuvvetlerine tapan ve haraları çok meşhur olan Mysialılar Bağımsız bir devlet kuramadılar. Hitit, Frig, Lydia, Pers, İskender ve Hellenistik krallıkların güdümünü benimsemek zorunda kaldılar.

Pers Egemenliği: M.Ö. 546 yılında Mysia şehirleri(Havran ve çevresindeki şehirler) Perslerin egemenliğine geçti.M.Ö.336-330 yıllarıarasında yönetimde bulunan III. Darius zamanında Pers devleti zayıflamıştır.

İskender ve Hellenistik Krallıklar Dönemi: M.Ö.334 yıl baharında Makedonyalı İskender, öncü kuvvetlerin Çanakkale Boğazının Anadolu kıyısında kurmuş oldukları köprübaşı sayesinde, kayıp vermeksizin Anadolu’ya ayak bastı.Granikos denilen Biga çayı kenarında Pers Kralı III. Darius’u ilk büyük yenilgiye (M.Ö.334) uğrattı.Bu başarısını İssos ve Gavgamela savaşları ile sürdürünce Pers devleti yıkılmıştır.Perslerin yıkılmasıyla Havran yöresinin de içinde bulunduğu Mysia İskender’in egemenliği altına altına girmiştir.İskenderin ölümünden sonra Mysia bölgesi önce Trakya hakimi Lysmachos’un daha sonra da Bergama Krallığı’nın hakimiyetine girdi.

Roma ve Bizans Hakimiyeti: Bergama Kralı III. Ottolos M.Ö.133 te ölümü üzerine vasiyetnamesi gereğince Krallık Romalıların eline geçti. Havran yöresi Ro hakimiyetine girmiş oldu.M.S. 395 te Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesi ile Mysia bölgesi Doğu Roma yani Bizans’ın yapına düştü.Mysia şehirleri 678 yılından itibaren bölgede İstanbul’u fethetmek üzere gelen Arap-İslam askerleri görülür.718 yılına kadar Tüm Marmara bölgesi Arap akınlarına maruz kaldı.

  

BÜYÜK SELÇUKLULAR-ANADOLU SELÇUKLULARI

VE BEYLİKLER DÖNEMİ

Sasaniler ve Araplarla yapılan savaşlar Bizans’ın durumunu tamamen değiştirmiş, kuşaklar boyu ydevam eden mücadeleler büyük yıkıntılara sebep olmuştur.Malazgirt Zaferi sonunda Bizans’ın direnci kırılınca, Türkler yığınlar halinde Anadolu’ya yerleşmeye başladılar.Fetihlerin Batı Anadolu’ya doğru genişlemesiyle birlikte İzmir Beyi Çaka Bey 1092 de karadan hareket ederek Edremit’i fethederek Abidos’a kadar ilerlemiştir.

Anadolu Selçuklu Devleti Dönemi: Çaka Bey’in ölümünden sonra Havran çevresi I.Kılıç Arslan’ın yönetimine girmiştir.Haçlı Seferlerinin başlaması ve Sultan Kılıç Arslan’ın ölümü üzerine Bizans İmparatoru Aleksios derhal harekete geçerek Edremit ve Antalya arasındaki şehirleri işgale başlamıştır.Bu bölgede oturanlar Bizanslılar tarafından ağır yenilgilere uğratılmıştır. Sultan Şahinşah’ın tahta geçtiği1110 yılından sonra Selçuklu Emirlerinden Muhammed ve Monolog Bursa ve Ulubat üzerinden Çanakkale’ye kadar ulaşmışlar ve Edremit yeniden Selçuklu Kontrolüne geçmiştir.

Havran çevresindeki bir doğa ve bu dağdan gelen Suya adına veren Eybek Bey, maiyetindeki Türk boylarıyla birlikte bu dönemde Havran ve çevresine gelip yerleşmiş oldukları yazılı bir bilgi bulunmamakla birlikte araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır.

Karesi Beyliği Dönemi: Selçuklu Devletinin çöküşü sırasında, Melik Danışmend Gazi soyundan gelen Kalem Bey ile oğlu Karasi Bey II. Andronikos Paleologos(1282-1328) zamanında büyük bir Türkmen grubu ile Mysia’ya girerler ve Balıkesir merkezli Karesi beyliğini kurarlar.Sarı Saltuk Türkmenlerinden bir kısmı Karasi Bey tarafından Kaz dağlarına yerleştirildi.Bu Türmenlerin önemli bir kısmı ise günümüzde Havran’a Bağlı olan Sarnıç Köyü’nü yurt tutmuşlardır.

  

OSMANLI DEVLETİ YÖNETİMİNDE HAVRAN

Karesi ve Aclan Beylerin ölümünden sonra beyliğin başına Demirhan Bey Geçmiştir.Karesi halkının yönetiminden hoşnut olmadığı Demirhan Bey, Berguama kalesi önünde kardeşi Dursun Bey’in ölümüne sebep olunca, Karesi toprakları Osmanlı Devleti’ne katıldı.(1345) Osmanlı Devleti döneminde Timur ile Yıldırım Bayezit arasında cereyan eden Ankara Savaşı(1402) Balıkesir bölgesi ile birlikte Havran ve çevresini de etkilemiştir. Timur’un askerleri Balıkesir ve Çevresini yağma ve talan etmişler, halkı çok zor durumlara düşürmüşlerdir.Timur’un bu istilası sırasındaŞeyh Nurettin komutasında Havran bölgesine gönderilen kuvvetler en fazla Havran’a zarar verdilir.Bu yüzden Havran’a “Viraneli” denilmeye başlanmış bazı kayıtlarda da “Harraneli” dendiği görülmüştür.Bu dönemde Havran “Havran-ı Kebir” ve “Havran-ı Sagir” adlarıyla iki köyden meydana geliyordu.Bu köyler Havran Çayı tarafından ikiye bölünmüştü.

Önceleri Havran-ı Kebir Karyesi olarak 1873 yılından sonra ise nahiye olarak Edremit kazasına bağlıdır.Nahiye Müdürü Hacı Şeyh Mustafa Efendi’dir. 1873 yılından itibaren Havran’da Belediye Teşkilatı da görülmektedir.Aynı yılda Belediye Reisi Mustafa Ağa dır.1880 yılında bir Rüştiye Mektebi açılmıştır.

 

BİRİNCİ DÜNYA HARBİ’NDE HAVRAN

Umumiyetle “Seferberlik” ve “Harbi Umumi”olarak hatırlanan ve anlatılan Birinci Dünya Harbi” (1914-1918) ne Osmanlı Devletinin girmesi bir talihsizlik olmuştur.Savaş sırasında yüzbinlerce Türk öldü. Vatanları için gözlerini kırpmadan ölüme giden yüzbinlerce Mehmetçik Yemen’de Arabistan çöllerinde Sarıkamış’ta, Galiçya’da Filistin ve Sina’da şehit oldu.En kanlı muharebeler Çanakkale’de oldu.Çanakkale’de savaşmış Havran’lı evlatlarından en ünlüsü KOCASEYİT ve Birinci Dünyü Harbi nin diğer kahramanı ise Havran’lı ÖMER ÇAVUŞ’tur.

  

İSTİKLAL HARBİNDE HAVRAN

30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasıyla Birinci Dünya Harbi sona erer.Mütareke sırasında Havran ve çevresinde eşkiyalık hareketlerinde artış görülür.İzmir’in işgalinden sonra Ayvalık’ın da işgal edileceği duyulunca 172. Alay Kumandanı Kaymakam(Yarbay) Ali Bey(Çetinkaya) düşmana karşı koyma niyetinde olduğunu ve kendisine katılmaları için Edremit, Havran ve Burhaniye çevresine haber gönderir.Bu olaylardan sonra Edremit’te Kuvay-i Milliye teşkilatı kurulmuş ve bu teşkilata bağlı olarak kurulan Havran Heyetinin ve aynı zamanda Havran’lı Kuvay-i Milliyecilerin isimleri şunlardır.

1. Hasan Kamil Bey(Ormancıoğlu)

2. Fahri Bey(Zarbalızade)

3. Hatipzade Ali Efendi

4. Hecinoğlu Hüseyin Efendi

5. Muharrem Bey(Kayalı)

6. Hocazade Abdürrahim Bey

7. Hatipoğlu Fevzi Bey(Sözener)

8. Seyit Bey(Tulumoğlu Muharrem Bey’in oğlu)

9. Kızılkeçili Fevzi Bey

10. Hamzazade Süleyman Efendi

11. Hacı Bey

12. Mehmet Afif Bey

13. Hakkı Kayalı

14. Kemal Özaydın

15. Ormancı Fehmi Bey

16. Necmi Bey

17. Dereköylü Ali Osman Ağa

Not : Kuvay-i Milliye Teşkilatı için para yollayan ilk köy Şekveren ( Çamdibi )  köyüdür.



HAVRAN’IN KURTULUŞU

Havran 8 Eylül 1922 tarihinde Cuma günü Milli Müfrezeler tarfından Yunan işgalinden kurtarılmıştır. Havran’ı kurtaran müfreze kumandanının “Sarı İbrahim Çavuş” olduğu raporlardan anlaşılmaktadır.

 

CUMHURİYET DÖNEMİNDE HAVRAN

Atatürk’ün Havran’a Gelişi: Atatürk’ün geleceğini haber alan Havranlılar hummalı bir faaliyetle kasabalarını bu önemli misafir için hazırlamışlar, köprüden İzzettinler’in evine kadar bütün yola halı döşemişlerdir.Havran girişinde karşılanan Atatürk, bilahare Terzizade Saadeddin Bey’in konağına götürülerek orada misafir edilmiştir. Kahveci Osman’ın pişirdiği kahveyi Atatürk ve Latife Hanım’a Saadeddin Bey’in kızı Kamuran Hanım sunmuştur. O sırada henüz talebe olan Kamuran Hanım’a Atatürk okuyup okumadığını sormuştur.Kamuran Hanım ise okullarında askeri birliklerin kaldığını söyleyince Atatürk yaverine dönerek”Derhal okul boşaltılsın” emrini vermiştir.

İçeride oturanlarla tek tek tanışan Atatürk, çok yakışıklı olan Hacı Osman oğlu Mehmet Bey(Göral)e kim olduğunu sormuş.Mehmet Bey büyük bir heyecanla ”Bu mahallenini muhtarıyım” demiş. Sıra kapının yanında tevazu ile oturan Terzizade Saadeddin Bey’e gelince, oturuşundan dolayı Atatürk ona “Siz ev sahibiziniz” demiş.

Atatürk Havran’a gemiyiroe öçemmitme ,çarattame gaçizi KOCASEYİT i sorunca, Edremit Kaymakamı ve Havran Nahiye Müdürü derhal hakete geçerek Manastır(Çamlık-Kocaseyit) köyünden Seyid Onbaşıyı getirmişlerdir.Atatürk Seyid Onbaşı ile görüştükten sonra, Zahir Bey(Emre) nin evinin balkonundan Havranlılara hitap etmiş ve Edremit’e geçmiştir.

Havran Treni: Ilıca-Palamutluk arasında çalışan ve 75 cm.genişliğindebulunan demir yolu 1 Mayıs 1923 tarihinde inşa edilmeye başlanılmış ve 1 Kasım 1924 tarihinde tamamlanarak işletmeye açılmıştır.Balya’dan çıkarılan simli kurşun madenlerinin Palamutluk’tan Akçay’a nakli ve maden tesisatı için gelen eşyanın Palamutluk’a sevki için yapılmıştır.7 tonluk küçük lokomotifleri ikişer kompartımanlı 32 kişilik 10 tane yolcu vagonu ile yük vagonlarını taşırdı.Palamut-Ilıca,Akçay, Zeytinli,Tabakhaneler,Edremit,Bostancı, Havran ve Palamutluk’ta durakları vardı.

Havran’dan sabah 08.00’de Köprübaşı’ndan kalkan tren, öğrencileri Edremit’e alır gider ve akşam 18.00’de geri getirirdi.Küçük şimendüfer Palamutluk-Ilıca arasında muntazam olarak altı sefer yapar, yük ve yocu taşımasında çevreye büyük yardımları olurdu.

  

CUMHURİYET DÖNEMİNDE HAVRAN’DA ÖNEMLİ BAZI OLAYLAR

 

  • · 7 Nisan 11923 de Hecinoğlu Hüseyin Efendi ve Muharrem Bey esaretten döndü.

  • · 1928 de Ali çetinkaya İlkokulu açıldı.

  • · 1928’de Hükümet binası tadilat yapıldı.

  • · 11 Mart 1934 Havran’da Tifo hastalığı önlendi.

  • · 30 Temmuz 1934’de Yatılı Mektebi açılıyor.

  • · 19 Ekim 1937’de Elektrik santrali açıldı.

  • · 20 Mayıs 1938’de Halkevi Havran’da iki piyes temsil etti.

  • · 20 Şubat 1941’de Havran Gençlik Takımı Ege Küme şampiyonu oldu.

  • · 29 Eylül 1946’da Tekke arsasına Mehmet Göral fabrikası yapıldı.

  • · 11 Haziran 1948’de İş Bankası Havran Şubesi açıldı.

  • · 27 Ekim 1948’de Seyfi Saatçioğlu fabrikası açıldı.

  • · 1948 de Şekveren’de Pınarbaşı fabrikası açıldı.

  • · 6 Ekim 1949 İnönü’de Karanlık mağalarda bir Doçent tarih öncesi eserler buldu.

  • · 14 Nisan 1959’da Havran ilçe oldu.

  • · 19 Temmuz 1975’de Havran’da 100 dekar orman yandı.

  • · 10 Temmuz 1981 Havran Kabristanlığının onarımı için para toplandı.

  • · 2 Aralık 1981 de Yağmurdan Havran köprüsü çöktü.

  

CUMHURİYET DÖNEMİNDE HAVRAN BELEDİYESİ

 1873 yılından itibaren Belediye teşkilatı görülen Havran’da 1928 yılında Fevzi Bey’in başkanlığı sırasında Onsekizbin liraya mükemmel bir belediye binası inşaa edilmiştir. Cumhuriyet dönemi Havran Belediye Başkanlarının isimleri ve göreve başlayış ve ayrılış yılları şöyledir:

 

  • Muharrem Bey(Kayalı) (1922-1924)

  • Fevzi Bey(Sözener) (1924-1928)

  • Zahir Emre (1928-1950)

  • Muhsin Kayalı(1950-1954)

  • Hüseyin Seven (1955-1957)

  • Muharrem Özdil (1958-1960)

  • Salih Aydınlıoğlu (1963-1977)

  • İ.Nuri Şahoğlu (1977-1980)

  • Selahattin Keskin (1980-1984)

  • İsmet Alpsu (1984-1994)

  • Mustafa İrtürk (1994-(08.06.2006)

  • Levent Gökalp (08-06-2006 - 29-03-2009)

  • Hasan Lofçalıoğlu (29-03-2009 -